Cumhuriyet TarihiTürk Savaş Tarihi

Kütahya ve Eskişehir Muharebeleri

Savaş Öncesinde Tarafların Genel Durumu ve Savaşın Sebepleri

Birinci ve İkinci İnönü Savaşları’nda Yunan birlikleri, başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmıştı. Bu durum, İtilaf devletleri nezdinde Yunan hükümeti ve Yunan ordularının Anadolu’da gerçekleşen savaşta başarılı olamayacağı izlenimini yaratmıştı. Tüm bu gelişmelere rağmen Yunanlar, kendi ordularının, Türk ordularına göre çok daha kuvvetli olduğunu düşünüyorlardı.

Akıllıca organize edilecek yeni bir saldırı, Türklerin hem yenilmesine, hem de Sevr Anlaşması’nı kabul etmesine olanak sağlayabilirdi. Yunanistan’ın buradaki en büyük amacı, Sevr Antlaşmasında kendi lehine kararlar aldırmaktı. Diğer yandan Türk cephesindeki durum da çok iç açıcı değildi. Birinci ve İkinci İnönü zaferleri her ne kadar hem milletin hem de ordunun moralini düzeltmiş olsa da bu savaşların açtığı yaralar henüz tam olarak sarılmış değildi.

Kütahya-Eskişehir Muharebeleri

İki taraf için durum bu haldeyken, Yunan birlikleri yeni bir harekâtın hazırlığına başladılar. Yunan Hükümeti, Anadolu’da bulunan birliklerinin mevcudunu 1 Süvari Tugayı ve 11 Tümen ile güçlendirmişti. Bu sırada 1. 3. 4. ve 12 gruplar dahil bir Kolordu olmak üzere; 4 Süvari Tümeni, 15 Piyade Tümeni ve 1 Süvari Tugayından oluşan Türk kuvvetleri İnönü-Kütahya-Döğer mevziisinde savunma amacıyla tertiplenmiş bulunuyordu. Yunan hükümeti bu saldırılarla Türk ordusunun tamamen imhasını ve Afyon ile Kütahya gibi stratejik öneme sahip bölgelerin işgalini amaçlamaktaydı.

İlk olarak İnönü-Kütahya-Döğer mevzilerinde yerleşmiş olan Türk ordularını kuşatmak amacıyla 8 Temmuz’da saldırıya geçtiler. Özellikle 14 ve 18 Temmuz tarihleri arasında Kütahya-Nasuhçal mevziinde şiddetli çarpışmalar yaşandı. Ancak hem sayı hem de silah bakımından Yunanların üstün olması, Türk kuvvetlerinin 18 Temmuz’da, Eskişehir’in doğusundaki Seyitgazi hattına çekilmelerine neden oldu.

Yunan kuvvetleri Afyon cephesinde 12. ve bunun hemen ardından 2. Türk kolorduları bölgesine karşı taarruz başlatmıştı. 12. Kolorduya birçok zayiat vererek Afyon’un doğusuna çekilmeye zorlamış olan Yunan birlikleri böylece Afyon’u işgal etmiş ve buna müteakip taarruzlar Altıntaş-Seyitgazi istikametinde yoğunlaşmaya başlamıştı.

21 Temmuz tarihinde Yunan birlikleri Eskişehir istikametinde taarruza başladılar. Türk ordusu bu bölgede yaşanan çarpışmaların şiddetini kaldıramayarak bu kez 25 Temmuz’da Sakarya’nın gerisine çekilmek zorunda kaldı. Bu geri çekilme ile Türk ordusunun mevcudu korunmuş, kuşatılarak yok edilmesi engellenmiştir.

Atatürk Nutuk’ta Türk birliklerinin Sakarya’nın gerisine çekilmesini zaruri hale getiren etkenleri, iki ordunun birbirine “kuvvet, şerait ve vesait nispetsizliği” olarak ifade etmiştir. Buna göre Yunan orduları hem sayı hem de teknik bakımından Türk kuvvetlerine göre oldukça üstündür. Sakarya’nın doğusuna çekilmek Yunan ordusunun harekât üslerinden uzaklaşmasına ve yeniden menzil hattı tesis etmesine neden olacaktı. Bu yolla Türk kuvvetleri toplu halde ve daha elverişli bir şekilde savaşma imkânı bulacaktı.

Kütahya-Eskişehir Muharebelerinin Sonuçları

Kütahya-Eskişehir Muharebeleri sonucunda Kütahya, Eskişehir ve Afyonkarahisar, Yunanların kontrolüne geçti. Türk ordusunun, Yunan birlikleri karşısında geri çekilmesi, maddi olarak önemli mevkilerin kaybına yol açtığı gibi, manevi olarak da ordu ve milletin moralini bozdu. Meclis’te ve halkta “Ordu nereye gidiyor?” “Şimdi ne olacak?” “Savaşın kaybedilmesinin sorumlusu kim?” gibi sorular sorulmaya başlamıştı. Ayrıca mecliste bulunan bir grup vekil, yaşanan bu başarısızlığın ardından Mustafa Kemal’in yıldızının söneceği inancını taşıyorlardı. Bu nedenle sorumluluğu kendisinin üstlenmesini istiyorlardı.

Mustafa Kemal başkomutanlık teklifi üzerine kendine yöneltilen eleştirilerin karşısında, makul ve kararlı açıklamalarda bulunarak, insanların güven duygularını güçlü tutmayı başarmıştı. Nihayet Meclis, 5 Ağustos tarihinde kabul edilen bir kanun ile Başkomutanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa’ya devretti. Ülkenin son imkânlarının kullanıldığı Tekalif-i Milliye Kararları açıklandı ve yürürlüğe sokuldu. Türk milleti Sakarya’da bir ölüm kalım mücadelesine girişecekti.

Melike Cezayiroğlu

Hacettepe Üniversitesi'nde Pazarlama Yüksek Lisans eğitimini tamamladıktan sonra Sosyal Medya Pazarlama Uzmanı olarak bir ajansta görev almıştır. 2020 yılından itibaren Webional ve Seotional içerik sitelerinde Dijital İçerik Yöneticisi olarak görev almaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu