Biyografiler

Sadizmin Kurucusu Marquis de Sade Kimdir?

Marquis de Sade

Donatien Alphonse François le Marquis de Sade, genel olarak Marquis de Sade adıyla bilinir. Sadizmin kurucusu olarak anılan yazar, Fransız bir aristokrattır. Kitaplarında sapkın cinsel tercihlere, sert pornografik konulara, tanrı sorgulamalarına yer verir.

Marquis de Sade’nin Hayatı

Marquis de Sade 2 Haziran 1740’ta, aristokrat bir Fransız ailesinin çocuğu olarak Paris’te doğmuştur. Bir Hristiyan tarikatı olan Cizvitlerin okulu Louis le Grand’a başladı. Aristokrat olması sayesinde Fransa ordusunda çeşitli rütbeler kazandı. Yedi Yıl Savaşları’nda, süvari sınıfı komutanı olarak görev yaptıktan  sonra, Güney Fransa’da bulunan, ailesine ait La Coste kalesinde yaşamaya başladı. 1763’te soylu ve zengin bir ailenin kızı olan Renee-Pelagie Montreuil ile evlendi. Bu evlilikten iki tane çocuğu oldu. 

Sadizm

1763 yılında genelevdeki fahişelere kötü davrandığı gerekçesiyle tutuklanmıştır. Vincennes zindanında iki hafta hapsedildikten sonra serbest bırakılmıştır. Bu tutuklamadan sonra polis müfettişleri tarafından yakın takibe alınır.

Sade, 1768 yılında en büyük skandallarından birine imza attı. Dilencilik yapan Rose Keller’i Arcueil’deki şatosuna hapsetti ve cinsel işkencelerde bulundu. Kadının pencereden atlayarak kaçması sonucu yeniden tutuklandı ve 6 ay hapis sezasına çarptırıldı. Serbest bırakıldıktan sonra La Coste kalesinde ev hapsine alındı.

Marquis de Sade

1772 yılında Marsilya’da yaşanan olayla dikkatleri üzerine çekti. Uşağı Latour ile birlikte bir seks partisine gönderdiği 4 fahişenin, afrodizyak şekerlerle 2 erkeği zehirlemesi sonucu suçlu bulunarak ölüm cezasına çarptırıldı. Marquis de Sade hakkında çıkarılan ölüm kararı üzerine İtalya’ya kaçtı. Aralık ayında yakalanıp tutuklansa da esaretinden 4 ay sonra kaçmayı başardı.

Sade tutuklu bulunduğu Mialons Kalesi’nden kaçtıktan sonra Lacoste Kalesi’ne geri döndü ve karısıyla yaşamaya başladı. Karısı Renee, aynı zevkleri paylaştığı Marquis de Sade’nin yeni suç ortağı olacaktı. Genç işçileri Lacoste kalesine hapsederek cinsel tacizde bulundular. İşçilerin şikayetçi olmaları üzerine Sade, tekradan İtalya’ya kaçmak zorunda kaldı ve 1776 yılına kadar burada kaldı.

1776 yılında Lacoste kalesine geri döndü. Birçok hizmetçi kızı kalesinde esir aldı, cinsel taciz ve işkenceye maruz bıraktı.

Marquis de Sade,13 Şubat 1777’de Paris’te,  Marsilya’da işlediği suçları yüzünden tutuklanarak Vincennes zindanlarına gönderildi.

1778’de, ölüm cezası para cezasına çevrildi fakat hapishanede tutulmaya devam etti.

Hapishane koşulları Marquis De Sade’ye çok sert gelmişti. Tutuklu kaldığı sürede hapishane çalışanları ve mahkumlarla kavga etti. Mahkumları isyan etmeye teşvik etti. 1784 yılında Bastille Hapishanesi’ne geçiş yaptı. 1789 yılında hücresinden dışarıya “mahkumları öldürüyorlar, gelip onları kurtarın” diye bağırması üzerine Charenton Akıl Hastanesi’ne nakledildi.

Marquis de Sade Charenton Hapishanesinde

Siyaset Hayatı ve Yazdıklarından Dolayı Tekrar Tutuklanması

1790 yılında tutuklu bulunduğu Charenton Hapishanesi’nden salıverildi. Karısından ayrılarak genç bir oyuncu olan Quesnet ile yaşamaya başladı.

1790 yılında siyasete giriş yaptı ve ulusal delege olarak seçildi. Doğrudan demokrasiyi savunan liberal bir siyasi görüşe sahipti. Piques mezhebi üyesiydi. 1792 yılında Les Piques Devrimci Bölümü’nün genel sekreteri oldu. Devrim adına konuşmalar yapmasına rağmen moderatizm ile suçlandı. Adı yanlışıkla Fransız İhtilali’nden kaçanlar listesine yazıldı. Bir yıl süreyle mahkum edildi. Devrimci lider Robespierre’nin devrilmesinden 1 gün önce, giyotine gitmekten son anda kurtuldu. Robespierre’nin devrilip idam edilmesinden sonra hapisten çıktı.

Napolyon Bonapart’ın 1801 yılında verdiği emirle Justine ve juliette kitaplarını yazığı için tutuklandı. Tekrardan Charenton Hapishanesi’ne gönderildi. Charenton’daki mahkumları yazdığı oyunlarda oynatarak tiyatro gösterileri sergileme fırsatı elde etti.

Napolyon Bonapart

1803 yılında tek kişilik hücreye nakledildi ve kağıt, kalem kullanması yasaklandı.

1813 yılında Charenton’daki bütün tiyatro faaliyetlerinin durdurulması emri verildi.

Marquis de Sade’nin Ölümü

Marquis de Sade, 1814 yılında hapisteyken öldü. Öldükten sonra cesedinin yakılmasını ve küllerinin savrulmasını istemişti. Ancak bu isteği yerine getirilmedi ve naşı Charenton’a gömüldü. Ölümünden sonra oğlu Sade’nin yarım kalan bütün eserlerini toplayarak yaktı.

Marquis de Sade’nin Kitapları

Erotik edebiyatın önemli yazarlarından olan Marquis de Sade, genellikle sert pornografik yazılar yazardı.

Hayatı boyunca birçok eser yazmıştır. Bu eserlerden en önemlilerini inceleyelim.

Sodom’un 120 Günü

Sodom’un 120 Günü

Sade’nin 1784’te Bastilles Hapishanesi’ndeyken yazdığı bu eser, dünya edebiyatının en çok ses getiren ve şok edici eserlerinden biri olarak görülür. Hapishanede yaklaşık 12 metrelik bir kağıt ruloya çeşitli cinsel sapkınlıklarını grafiksel bir anlatımla aktararak, Sodom’un 120 Günü kitabını yazmıştır. Cinsel doyuma ulaşmayı hedefleyen 4 zengin erkeğin, 120 gün boyunca yaşadığı şehvet oyunlarını anlatmaktadır. Sade kitapta yer alan sert pornografi,cinsel şiddet ve vahşet boyutuna varan işkenceler yüzünden sert  eleştiriler almış ve bu kitabı okumak şeytanla yüzleşmekle bir tutulmuştur.

sadizmin babası
Salo yada Sodom’un 120 Günü Filmi-Pier Paolo Pasolini

Kitap 1975 yılında İtalyan yönetmen Pier Paolo Pasolini tarafından sinemaya aktarılmıştır. Bu filmin içerdiği şiddet ve aşırı sadist sahneleri yüzünden yayınlanması çoğu ülkede yasaktır. Yönetmen Pier Paolo Pasolini filmin vizyona girmesinden kısa bir süre önce kimliği belirsiz kişiler tarafından dövülerek öldürülmüştür.

Justine-Erdemin Felaketleri

Justine

Justine, Marquis de Sade’nin en önemli eserlerinden biridir. 1791 yılında yayınlanmıştır. Justine ve Juliette adında iki kız kardeş anlatılmaktadır. Justin’in erdem yolunu seçmesi sonucu başına gelen felaketler kitabın konusudur.

Tanrıya Karşı Söylev

Marquis de Sade

Marquis de Sade tanrı ve din kavramlarına temelden karşıdır. Bu kitabına militan atesit görüşünü yansıtmıştır. Kitapta Sade’nin tanrıya karşı öfkesi ve başkaldırısı açıkça görülmektedir.

Diğer Eserleri:

Yatak Odasında Felsefe, Erdemle Kırbaçlanan Kadın, Aşkın Suçları, İkinize de Yer Var, Ensest, Can Çekişen Ateist ile Papazın Konuşması, Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret

Marquis de Sade Sözleri

“Cinsellik, bir insanı tanımanın en iyi yoludur.”  (Yatak Odasında Felsefe)

“Mutsuz insanın en büyük avuntusudur dua. Tanrı’ya yakarınca daha bir güçlü hisseder kendini insan.”(Erdemle Kırbaçlanan Kadın)

“Umut yalnızca umut… Bizi sakinleştiren, körleştiren ve bize iyilikten çok kötülük getiren bu yalancı umut.” (Justine)

“İnsanlar her yerde birbirine benzer ve her yerde aynı zaaflarla aynı hataları işlerler.” (Tanrıya Karşı Söylev)

“Canilerin ruhlarında da bazı namus çizgileri vardır. Erdemin insanların gözünde değeri büyüktür, en bozulmuş kimseler bile hayatlarında bir erdem gösterisinde bulunmak için binlerce fırsat arar.”  (Aşkın Suçları)

“Bir kadının başına gelebilecek en güzel şey, genç ölmektir” (Sodom’un 120 Günü)

“Utanç, kendisinden kurtulmanın ne kadar mükemmel olacağını bilmen gereken eskimiş bir erdemdir.” (Yatak Odasında Felsefe)

“İnsanlar yalnızca ne yaptıklarını bilmediklerinde ya da artık ne yapacaklarını bilmediklerinde evlenirler.” (Ensest)

“İnsan yalnız mezarda sükûna kavuşabilir; yeryüzünde ise kendi benzerlerinin kötülüğü, tutkularının dağınıklığı, daha önemlisi, kaderin uğursuzluğu dolayısıyla fırsat bulamaz buna.” (Aşkın Suçları)

Marquis de Sade Filmleri

Marquis de Sade ile ilgili filmlerin birçoğu +18 olup, fiziksel ve psikolojik şiddet içermektedir. Bu filmleri incelemeden önce okuyucularımızı bu konuda uyarmamız gerekir.

Sade (2000)

Serge Bramly’nin cesur romanından beyaz perdeye uyarlanan film; sadizmin kuramcısı olarak kabul edilen Marquis de Sade’nin hayat hikayesine yer veriyor.

Ateizm inancı, şahsi cinsel zevkleri ve aykırı yazılarından dolayı bir süre hapishanede ağır işkence gören Sade’in hayatının bu zor dönemini sinema severler ile paylaşan film; daha sonra kendisinin lüks bir hapishaneye nakledildikten sonra değişen hayat standartlarına yer veriyor.

Salo Ya da Sodom’un 120 Günü (1975) Salò o le 120 Giornate di Sodoma

1975 yılında İtalyan yönetmen Pier Paolo Pasolini tarafından sinemaya aktarılmıştır. Bu filmin içerdiği şiddet ve aşırı sadist sahneleri yüzünden yayınlanması çoğu ülkede yasaktır. Yönetmen Pier Paolo Pasolini filmin vizyona girmesinden kısa bir süre önce kimliği belirsiz kişiler tarafından dövülerek öldürülmüştür.

Topluma önderlik eden dört insan, özel olarak seçilen genç kız ve oğlanları sistematik bir biçimde aşağılayarak onlardan yararlanır ve işkence eder… Bir dizi müstehcen öyküyle başlayan bu sefahat dolu işkence, dinsel bir tören havasının ardına gizlenmiştir. Filmin gelişimi cinsel sapıklıktan sadizme, işkenceden ölüme kadar amansızca uzanır.

Mazoşizmin Kurucusu Leopold Masoch’un Hayatını öğrenmek için tıklayınız.

Melike Cezayiroğlu

Hacettepe Üniversitesi'nde Pazarlama Yüksek Lisans eğitimini tamamladıktan sonra Sosyal Medya Pazarlama Uzmanı olarak bir ajansta görev almıştır. 2020 yılından itibaren Webional ve Seotional içerik sitelerinde Dijital İçerik Yöneticisi olarak görev almaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu