Genel Kültür

Dumlupınar Denizaltı Faciası: “Ah bir Ataş ver” Türküsünün Hikayesi

Dumlupınar Denizaltısı: 16 Kasım 1950 – 4 Nisan 1953 tarihleri arasında Türk Donanması’na hizmet etmiş, balao sınıfı, dizel-elektrik denizaltı

Sigaralarını son bir kez yaktılar ve o türküyü söylemeye başladılar: “Ah bir ataş ver cigaramı yakayım. Sen salan gel ben boyuna bakayım…”. Son sözleri “Vatan sağolsun!” oldu.

Bu yazımızda 81 denizcimizin şehit olduğu Dumlupınar Denizaltı faciasını ve ah bir ataş ver türküsünün hikayesini anlatacağız.

Dumlupınar Denizaltısı Faciası Nerede ve Ne Zaman Yaşandı?

Dumlupınar denizaltısı, Çanakkale Boğazı Nara Burnu açıklarında seyrine yüzeyden devam ettiği sırada, Naboland isimli İsveç yük gemisi ile çarpışmıştır.

Kaza 4 Nisan 1953 günü saat gece 02:10 sularında yaşanmıştır.

Dumlupınar Denizaltı Faciası Nasıl Yaşandı?

Dumlupınar denizaltısı 86 kişilik mürettebatıyla birlikte Akdenizdeki NATO Blue Sea tatbikatından dönmekteydi. Diğer bir Türk denizaltısı olan  I.İnönü’de ona eşlik etmekteydi. Takvimler  4 Nisan 1953’ü gösterirken, saat 02:10 sularında Türk denizcilik tarihinin en üzücü kazalarından birisi yaşandı.

Dumlupınar denizaltısı, Çanakkale Boğazı Nara Burnu açıklarında seyrine yüzeyden devam ettiği esnada, Naboland isimli İsveç yük gemisi ile çarpıştı.

Dumlupınar makine dairesi ve burun kısmından ağır şekilde hasar aldı ve aldığı bu hasarlar denizaltının çok hızlı bir şekilde batmasını sağladı. Kaza anında köprü üstünde bulunan 8 askerimiz çarpmanın şiddetiyle suya düştü.

Bu askerlerimizden iki tanesi Naboland’ın pervanesi çarparak, bir tanesi is boğularak şehit oldu. Kalan 5 askerimiz soğuk denizde dalgalarla bir süre mücadele ettikten sonra İsveç Gemisi tarafından kurtarıldı.

Kurtulan 5 askerimizden günümüzde hala hayatta olan seyir astsubayı Hüseyin Akış, o anları şöyle anlatmaktadır: “O anda şiddetli bir çarpışma oldu. Denizaltının içi bir anda tazyikli su ile doldu. Yaklaşık 30 metre dipten su yüzeyine çıktım. Aklımda hep yeni doğan oğlum vardı. Ölmek istemiyordum. Üzerimdeki elbiselerle yüzmek ise büyük bir ızdıraptı. Su yüzeyine çıktığımda bir tarafımda “imdat” çığlıkları atan 3 subayı ve Hüseyin İnkaya’yı gördüm. Diğer tarafta ise gözcü erler vardı. 2 gözcü er, gözlerimin önünde bize çarpan Naboland’ın pervanesine takılarak öldü. Denizdeyken topçu astsubay Şaban Mutlu’nun cenazesi kucağıma geldi. Yaşadığım o anlar 60 yıldır gözlerimin önünden hiç gitmedi”.

İlk çarpışmanın ardından Dumlupınar hızla deniz dibine battı. Mürettebattan yalnızca 22 asker kıç torpido bölümüne ulaşabilmişti.

Hayatta kalmayı başaran 2 si er 20 si subay toplamda 22 askerimiz kurtarılmayı beklemeye başladılar ve hem denizaltının bulunmasını sağlamak hem de kurtarma ekibiyle irtibat kurmak için yüzeye battı şamandırası gönderdiler.

Kazadan 4 saat sonra battı şamandırası balıkçılar tarafından bulundu. Gümrük motoru hemen şamandıranın yanına gelerek mürettebatla irtibat kurdu.

Kurulan ilk irtibatta “Merak etmeyin sizi kurtaracağız…” deniliyordu. Saat 11:00 sularında Kurtaran gemisi olay yerine gelmesi üzerine Dumlupınar’la irtibata geçildi:

— Alo Dumlu.

— Evet, Dumlu.

— Ben Üsteğmen Suat.

— Evet, efendim ben Selami

— Selami nasılsınız, biz geldik, şimdi bana durumu anlat.

— Efendim dizellerden yara aldık, manevra dairesinde yangın çıktı, bataryayı sıfıra alarak kıç torpido dairesine geçtik, şimdi manevra dairesi su ile dolu.

— Kaç kişisiniz orada?

— 22 kişiyiz.

— Diğer dairelerle irtibatınız var mı?

— Yarım saat evvel kıç batarya dairesi ile konuştum, şimdi cevap vermiyorlar.

— Merak etmeyin ‘Kurtaran’ geldi biz buradayız.

— Efendim manometre 267 kadem gösteriyor doğru mu?

— Selami Kurtaran geldi şimdi kurtarma işine başlanıyor, ben biraz sonra yine gelirim.

— Peki efendim…

Dumlupınar Denizaltı Neden Kurtarılamadı?

Kurtaran daha önce Amerika’da batan bir gemiden 80 denizciyi sağ olarak çıkarmıştı. Dumlupınar denizaltısı yaklaşık 90 metre derinlikteydi.

Plana göre dalgıçlar denizaltıya ulaşarak kurtarma çanını takacak, mahsur kalan askerlerimiz bu çanla yukarı çekilecekti.Fakat kuvvetli boğaz akıntıları kurtarmayı imkansız kılmaktaydı.

Dalgıçların bütün çabasına rağmen denizaltıya bir türlü ulaşılamadı

Dumlupınar Denizaltısı Konuşmaları

Üsteğmen Suat moral vermek için Astsubay Selami ile tekrar irtibata geçti:

-Alo Selami.

-Evet Dumlu.

-Selami nasılsınız?

-Efendim hava biraz fenalaştı.

-Moralinizi bozmayın. O hava size daha iki gün yeter. Sen çocukları yatır. Sigara içmeyin.

-Yok efendim hepsi yatıyor. Sigara da içmiyoruz. Işık da yok, karanlıktayız,

-İhtiyaç lambalarını kullanmayın, lazım olacak.

-Kullanmıyoruz, zaten birinin ışığı çok zayıfladı.

22 denizcimizin umutları giderek zayıflıyordu. Denizaltının torpido bölmesinde oksijen giderek tükeniyordu. Çaresiz bir şekilde kurtarılmayı bekliyorlardı. Fakat bu mümkün değildi.

Daha sonra denizcilere korkunç gerçek açıklandı: “Konuşabilirsiniz, türkü söyleyebilirsiniz, isterseniz sigara içebilirsiniz.” .  Bunun üzerine kahraman denizcilerimizin son sözleri: “ Siz sağolun! Vatan Sağolsun! “ oldu.

Son sigaralarını yakarak büyük bir metanetle o türküyü söylemeye başladılar: “ Ah bir ataş ver cigaramı yakayım. Sen sallan gel ben boyuna bakayım.”.

Dumlupınar denizaltı faciasında toplamda 81 denizcimiz şehit olmuştur. Kazadan sonra İsveç şilebi kaptanı Oscar tutuklanmıştır. 6 ay tutuklu kalan Oscar’a 500 lira para cezası verilmiştir.

Dumlupınar Komutanı Yüzbaşı Sabri Çelebioğlu 1 yıl 8 ay hapis cezası ve 800 lira para cezasıyla cezalandırılmıştır. Her yıl 4 Nisan gününde yapılan törenlerle bu elim faciada hayatlarını kaybeden 81 denizcimiz anılmaktadır.

Melike Cezayiroğlu

Hacettepe Üniversitesi'nde Pazarlama Yüksek Lisans eğitimini tamamladıktan sonra Sosyal Medya Pazarlama Uzmanı olarak bir ajansta görev almıştır. 2020 yılından itibaren Webional ve Seotional içerik sitelerinde Dijital İçerik Yöneticisi olarak görev almaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu