Cumhuriyet TarihiTürk Savaş Tarihi

İkinci İnönü Savaşı

İkinci İnönü Savaşı Öncesi Genel Durum ve Savaşın Nedenleri

Birinci İnönü Savaşı’nda kayda değer bir başarı elde edemeden çekilen Yunan birlikleri, henüz Londra Konferansı sona ermeden yeni bir saldırının hazırlıklarına başlamıştı. Yunan hükümeti, yapılacak yeni bir saldırıyla hem Anadolu’da konuşlanmış olan Yunan birliklerinin moralini yükseltmek hem de İtilaf devletlerinin güvenini yeniden kazanmak istiyordu. Saldırının hızlı bir şekilde tertip edilmesinin en önemli etkenlerinden biri de, Birinci İnönü Savaşı ve Çerkez Ethem İsyanı ile Türk ordusunun kısa süre önce zayıf düşmüş olmasıydı.

Yunan Kralı başlatılacak olan bu yeni harekât ile prestijini kurtaracağını düşünmesinin yanı sıra, Türk ordularının yok edilmesinin, Ankara hükümetini Sevr’i kabüle zorlayacağı inancını taşıyordu. Yunan hükümeti, beklemenin Türk ordusunu daha da güçlendireceğini biliyordu. Bu nedenle hızla harekete geçerek İzmir’e yeni kuvvetler çıkarmanın yanı sıra, Trakya bölgesinde bulunan birliklerinin bir kısmını da Anadolu’ya sevk ettiler.

İkinci İnönü Savaşı öncesinde Ankara hükümeti henüz ülkenin iç güvenliğini sağlayabilmiş değildi. Pontus çeteleri ve Koçkiri Aşireti ayaklanması cephe arkasında tehdit unsuru oluşturuyordu. Bu dönemde asker kaçaklarının sayısı da bir hayli artmış durumdaydı. Türk ordusu düşmanlar dışında salgın hastalıklar, ilaç yokluğu ve yiyecek sorunlarıyla da baş etmek zorundaydı. Yalnızca soğuk nedeniyle şehit olan Türk askerlerinin sayısı 9.000’e ulaşmıştı.

Tüm bu şartlar altında Yunan kuvvetleri 23 Mart 1921 tarihinde Uşak, Eskişehir, Bursa ve Afyon üzerinden genel taarruza başladılar.

İkinci İnönü Muharebesi

Savaş arifesinde tarafların kuvvetleri şu şekildeydi:

Türkler: 34.175 tüfek, 235 ağır makineli tüfek, 55 hafif makineli tüfek, 3.500 kılıç ve 104 top.

Yunanlar: 41.500 tüfek, 720 ağır makineli tüfek, 3.134 hafif makineli tüfek, 3.100 kılıç ve 220 top.

23 Mart tarihinde harekete geçen Yunan birlikleri, 24 Mart’ta Bilecik ve 25 Mart’ta Pazarcık’ı işgal ederek, İnönü mevzilerini sıkıştırmaya başladılar. Zaman zaman süngü çatışmaları halinde geçen çarpışmalar, 30 Mart tarihine kadar sürdü ve bu tarihte stratejik öneme sahip olan Metris Tepe, Yunan birliklerinin eline geçti. Bu sırada diğer bir yunan ordusu da Güney Cephesinde bulunan Refet Bey’in ordularına saldırmış ve ilerleyerek Afyon’u işgal etmişlerdi.

Bu sıkışık durumdan haberdar olan TBMM derhal harekete geçerek 900 tüfek ve 4 makineli tüfeğe sahip 900 kişilik bir muhafız taburunu savaş alanına sevk etti. Bunların cepheye katılmasıyla Türk kuvvetleri savaş alanında avantajlı duruma geçmişlerdi. Bunun farkında olan İsmet Paşa, derhal ordulara saldırı emri verdi ve 13 Mart 1921 tarihinde Türk birlikleri genel bir karşı taarruz başlattılar.

Türk ordusuna mensup er ve subayların insanüstü çabaları çok geçmeden savaşın seyrinin değişmesine sebep oldu. Bu esnada Ankara hükümeti de savaşın sorumlusu olarak gördüğü İngilizlere sert bir nota çekiyordu. Fakat daha İngiltere bu notaya cevap veremeden, yenilgiyi kabullenen Yunan birlikleri 1 Nisan tarihinde geri çekilmeye başladılar.

İkinci İnönü Savaşı Sonrasında Yaşanan Gelişmeler ve Savaşın Sonuçları

Refet Bey’in orduları arasında bulunan süvari birlikleri, Yunan geri çekilişi esnasında bunları takip ederek çok sayıda zayiat verdirmiş olsalar da Türk ordusunun neredeyse iki katı olan Yunan kuvvetleri yeterince ezilip yok edilememişti. Savaş esnasında birçok Türk şehir ve kasabası tahrip edilmiş, yüzbinlerce insan evsiz kalmıştı.

İkinci İnönü Zaferi içerde ve dışarda birçok etki yaratmıştı. Türk halkının, Türk ordusuna ve Ankara hükümetine olan güveni artmış, İstanbul’da mitingler düzenlenmiş ve Kızılay’a para yardımları yapılmaya başlanmıştı. Savaşın sonunda Yunanistan ve İngiltere, yeni Türk hükümetinin gücünü kabul etmeye başladı. Öyle ki Ankara tarafından elde edilen başarılar mucize olarak anılıyordu. Fransız basınında “Eskişehir Savaşı” adıyla verilen İkinci İnönü Zaferi için Türk ordusunun direnci ve meziyetleri hakkında birçok övgüye yer verilmişti.

Ayrıca Fransızlar, elde edilen bu başarılar doğrultusunda Türkiye ile anlaşma yolunu aramaya başladılar. Fakat Yunan ordularının saldırılarının yeniden başlaması, görüşmelerin bir süre daha askıya alınmasına neden oldu. Bu anlaşma ancak Sakarya Savaşı’nın ardından sağlanabilecekti.

Melike Cezayiroğlu

Hacettepe Üniversitesi'nde Pazarlama Yüksek Lisans eğitimini tamamladıktan sonra Sosyal Medya Pazarlama Uzmanı olarak bir ajansta görev almıştır. 2020 yılından itibaren Webional ve Seotional içerik sitelerinde Dijital İçerik Yöneticisi olarak görev almaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu